Skip to main content

Siber Bilgi M.

Çocuklarınızla Arkadaş Olmayın....

Konu

#1
Çocuklarınızla Arkadaş Olmayın....

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dökmen, çocuk ve anne baba ilişkilerinde bugüne kadar doğru bilinenlerin yanlış olduğunu ileri sürerek, "Çocuklarınızla arkadaş olmayın" dedi. 

[Resim: EhA6OLP.jpg]Özel Bursa Kültür Okulları tarafından Fethiye Kültür Merkezi’nde düzenlenen seminerde konuşan Prof. Dr. Üstün Dökmen, aile ve okulda kaliteli iletişim için yapılması gerekenleri anlattı. Dökmen, okul ve meslek seçerken çocukların kişilik özellikleri ve akademik becerileri ile kabiliyetlerinin dikkati alınmasını tavsiye etti. Çocukların duygularına saygı göstermek gerektiğini ifade eden Dökmen, çocuklara yaşına uygun sorumluluk verilmesi gerektiğini vurguladı.

"YANLIŞ DÜŞÜNCEYE SAYGI DUYULMAZ"

"Birbirimizin düşüncelerine saygılı olmalıyız" anlayışının yanlış olduğunu savunan Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Karşı tarafın söyledikleri yanlış ise bu onun düşüncesidir. Yanlış şeye saygı duyulmaz. Sadece onun kişiliğine saygı duyarım. Çocuğunuzun, eşinizin ve arkadaşlarınızın tasvip etmediğiniz davranışlarını eleştirin. Kişilerin düşüncelerine ve davranışlarına itiraz edin ancak duygularına saygı duyun" şeklinde konuştu.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de insanların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduklarının altını çizen Prof Dr. Üstün Dökmen, "İnsanlarda az hata, çok fikir var. Okumak için iki eli bir araya gelmeyen ülkenin iki yakası da bir araya gelmez. Alimine ve muallimine saygı göstermeyen toplumların ise geleceği olamaz" dedi.

Anne ve babalara, "Çocuğunuzla arkadaş olmayın" diyen Dökmen, "Arkadaş değil ana-baba olun. Arkadaşlıkta eşitlik var. Oysa siz onunla eşit değilsiniz, anne-babasısınız. Çocuğunuzla arkadaş olmayın. Etkili anne baba olun. Onu dinleyin. Nasihatçi değil, refakatçi olun. Çocuğunuzun hayatı boyunca pek çok arkadaşı olacak. Bırakın bir tane anne ve babası olsun" diye konuştu.

"DENGELİ OLUN"

Hayatın denge üzerine kurulduğunu belirten Üstün Dökmen, hayatı dengeli olmayan anne-babaların çocuklarının üstüne çok fazla düştüklerine dikkat çekerek, "Çocuğun üstüne düşmeyin, onunla ilgilenin. Hayatın her alanında dengeli yaşamak gerekir. Aksi takdirde harcanmayan enerjiyi çocuğa yöneltiyorsunuz. İş çok önemli olabilir ama hayatın geri kalan alanları da çok önemli" ifadelerini kaydetti.

Ailelerin çocuklarına küçük yaşta sorumluluk vermeleri gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Çocuklarınıza giyinme sorumluluğu verin, yemek yeme sorumluluğu verin. Bir kaşığı ağzına yerleştiremeyen çocuk hayatta ne yapacak? Bazı konularda da seçim hürriyeti verin. Seçim yapmak zordur. Bazı şeyleri yaşayarak öğrenmesine izin verin. Çocuğunuza yapacağı şeyleri sufle etmeyin. Çocuğa istediğiniz kadar karışın. Ama bilmelisiniz ki en önemli anlarda yanında olamayacaksınız. OKS ya da ÖSS sınavına

girerken, evlilik gecesinde ya da doğum sırasında isteseniz de yanında olamayacaksınız. ’Nereye gittiğini bilen insanlara dünya çekilip yol verir’ diye bir söz vardır. Biz de nereye gittiğini bilen çocuklar yetiştirelim" tavsiyelerinde bulundu.

Ayrıca AÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esin Özatalay ında benzer yazısı

Çocuklarınızla arkadaş olmayın"

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esin Özatalay, çocuğuna arkadaş gibi davranan anne babaları uyardı. Bu durumun çocukların ruhsal, kişilik ve kimlik gelişimde sıkıntılar yaratabileceğini belirten Doç. Dr. Özatalay, "Çocuklar pek çok arkadaş bulabilir ama başka anne baba bulamazlar" dedi.

[size=14px]Son dönemlerde pek çok anne babanın çocuğuna arkadaş gibi davranmayı iyi bir şeymiş gibi görmeye başladığını belirten AÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esin Özatalay, bunun ucunun sınırsızlığa varan sonuçlar doğurabildiğine dikkati çekti.[/size]
Doç. Dr. Özatalay, "Sınırsızlık çocuklar için günümüzün en önemli tehlikelerinden biri. Aileler özgür ve demokratik olma düşüncesiyle sınırsız, kendisi ve başkalarının sınırlarını tanımayan çocuklar yetiştiriyor. Bu çok ciddi bir sorun. Her çocuğun korunmaya ihtiyacı vardır. Bebeklikteki koruma tabii ki çok daha aktif ama ergenlik dönemindeki koruma daha sınırları çizerek, kuralları belirleyerek olmalı. Eğer çocuk anne babasıyla eşit haklara sahip, aynı düzlemde olursa korunma ihtiyacı karşılanmamış olur" diye konuştu.

"Arkadaş bulunur anne baba bulunmaz"

Doç. Dr. Özatalay, anne babanın arkadaş gibi davrandığı çocuklarda "annem babam benim her istediğimi yapıyorsa, onlarla hiçbir şekilde bir sınıra ihtiyaç duymaksızın bir ilişkiye girebiliyorsam, yani annem babam benden daha güçlü değilse, o zaman beni kim koruyacak?" düşüncesinin oluştuğunu vurguladı.

Doç. Dr. Özatalay, "Bu çok ciddi bir sorun. Çocuklar arkadaşa ihtiyaç duyuyorlar, tabii ki arkadaşı olsun, sosyal becerileri gelişsin, dışarıda, okulda, mahallede, apartmanda pek çok arkadaş bulabilirler. Ama başka anne baba bulamazlar" ifadelerini kullandı.

"Çocuk sosyal ilişkilerinde sorun yaşar"

Çocukla arkadaş olunduğunda çocuğun ruhsal, kişilik ve kimlik gelişiminde sıkıntılar ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Esin Özatalay, anne baba ile olan sınırlarını öğrenmemiş bir çocuğun kendi sınırları ile başkalarının sınırlarını da öğrenemeyeceği için sosyal ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşayabileceğini kaydetti.

"Biz çocuğumuzla arkadaş gibiyiz", "kızımla arkadaş olayım" diyen bir annenin, ergenlik dönemindeki kızının mahremiyetini ihlal ettiğini dile getiren Doç. Dr. Özatalay şöyle devam etti:

"Bu dönemde ben 'çocuğunuzun odasına girerken kapısını çalıp izin isteyin' gibi önerilerde bulunuyorum. Bu onlara garip geliyor. Ama bu yaştaki çocuğun da kendi dünyası, kendi mahremiyeti olmalı. Anne baba hem kendi sınırlarını hem çocuğun sınırlarını tanımlamalı, çocuğuna bunları korumayı öğretmeli. Ama 'arkadaşız' dediğiniz zaman sınırlar ortadan kalkabiliyor. Bu da önemli bir risk. O çocuğun sonraki yaşantısı için bir risk."

"Anne baba çocuktan güçlü olmalı"

'Anne babanın çocuğuyla arkadaş olmamasından' kastının ille de sert olmak, bağırmak, çağırmak ya da despot olmak anlamına gelmediğini vurgulayan Doç. Dr. Özatalay, anne babanın otorite figürünün yanında, çocuğun sıkıştığı zaman sığınabileceği, yardım, destek alabileceği bir figür olması gerektiğini anlattı.

Anne babaların çocuğun yaşına, gelişimine izin verecek ve ihtiyaçlarına uygun sınırlar çizmesi ve kurallar koyması gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Özatalay, çocukların sık sık bu sınırları ve kuralları test etme çabasında olduğunu, bu durum karşısında da ailelerin net tavır göstermesi gerektiğini söyledi.

Anne babanın çocuğa karşı otoriter davranmasının önemli olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Özatalay, "Otoriter derken, 'suç işledin', 'kuralları ihlal ettin' diye dövmeyi kastetmiyorum. Sakin, sabırlı ama tutarlı bir şekilde bu ihlallere izin vermeyeceklerini göstermemeliler. Anne babanın hem kendi içinde hem de birbirleriyle tutarlı olmaları lazım. Bu mutlaka sert olmayı gerektirmez" dedi.

"Basit konularda fikir sorulabilir"

Çocuğun, 'o gün hangi kıyafeti giyeceği' ya da 'yemekte var olan 3 seçenekten hangisini yiyeceği' gibi sınırlamalarla günlük hayattaki basit konularda fikrinin sorulabileceğini aktaran Doç. Dr. Özatalay, böylece çocuğun karar verme becerisinin gelişebileceğini söyledi.
 
Cevapla
Task