Skip to main content

Siber Bilgi M.

Kur’an İnsan Beynini Nasıl Şekillendiriyor?

Konu

#1
 Bu yazıda çağını aşan müslüman bilim adamlarının ortaya çıkmasında Kur’an’ın nasıl bir role sahip olduğunu bilimsel bir dil ile okuyacaksınız.

Katıldığım bilim tarihi derslerinden birinde müslüman olmayan bir profesör şöyle demişti:
“Eğer politik problemleri ve birbirleriyle sürekli kavgaları olmasaydı Müslümanlar 1400’lerde aya çıkmış olurlardı.“
Müslümanların bilim alanında yaptığı keşifler ve ilerlemeler oldukça hızlı ve etkileyicidir ve hala o momentum tekrarlanamamıştır. Acaba o hızda ilerlemelerine izin verilseydi müslümanlar bugün neler yapıyor olurdu? İçimdeki ses hemen “Müslümanların eğitim sistemlerini düşün!” dedi! Dolayısı ile ben de içimdeki Nörolojistin dediği gibi böyle bir medeniyetin beyinlerini şekillendiren faktörlerin neler olduğunu incelemek istedim.

Çok ilginç bir şekilde bütün müslüman alimler Müslümanların Kur’an’ı eğitim sistemlerinin temeline oturttuklarında ne kadar başarılı olduklarını ve ondan vazgeçip seküler(laik) bir sisteme yöneldiklerinde de ne kadar gerilediğini anlatacaktır. Daha da garip olanı ise bu alimler gerilemenin temellerini manevi değerlere bağlarken şunu hemen söylemeliyiz ki gerçekte beyinde ne olduğunu incelememizi sağlayan elle tutulur ve bilimsel olarak incelenebilir malzemeler de mevcut. Hemen belirtelim ki Kur’an’ın beyni nasıl etkilediğinin burada anlatılanlardan çok daha fazla örneği var fakat kısa kesmek istedik.

Beyne ve onun Kur’an tarafından nasıl değiştirildiğine geçmeden önce, müslümanların eskiden nasıl eğitim aldıklarına bir göz atmamız gerek. Bu bilgileri nereden aldığımı merak edenler için kaynaklarım, ünlü müslüman bilimadamlarının ( İbn Rüşd, İbn Sina vs.) biyografilerinin anlatıldığı yazılardır. İlaveten eğitimim süresince kendi öğretmenlerim de aynılarını söylemişlerdir. Haydi başlayalım.

1) Yetenekli bir öğrenciye öğretilen ilk şey o öğrencinin Kur’an’ı tamamen ezberlemesi gerektiğiydi. Arapça dilini ele alırsak, herşeyin dışında Kur’an’ın okunuşu oldukça açık bir bilim dalidir. Bölgesel konuşma tarzları veya telaffuzdaki farklılıkların kişisel seçimlerine Kur’an okunurken izin verilmez.

2) Kur’an öğrenirken öğrenilen bir konu da Arapçada Tecvid denilen ve Türkçeye belagat olarak çevirebileceğimiz bir dersin olduğudur. Yapılması gereken ilk şey, burada öğrencinin Kur’an ayetlerini hecelerken veya okurken tamamen hocasının öğrettiği gibi okuması gerektiğidir.

3) Tecvid öğrenilirken dil, gırtlak ve ağız içerisinde tam olarak gerekli yerlere konularak çıkarılması gereken sesler çıkarılır. Bu bir kere olduğunda öğrenci bir ayeti Türkiye’de “Eski Yazı” olarak bilinen “Osmanlı hattı” ile tahta üzerine yazar ve Arapçanın normal heceleme kurallarından farklı kurallar varsa anlatılır.

4) Şimdi elinde Eski Yazı olan bu öğrenci bir yere gider ve ayeti ezberler. Başlangıç düzeyindeki bir öğrenci için bu süre, bir kaç defa ayetin okunduğu gibi tekrarlanması ve eski yazıda nasıl hecelendiğinin öğrenilmesiyle devam eder.

5) Bu girişden sonra öğrenci bir sonraki öğreneceği ve ezberleyeceği ayeti almadan önce elindeki ayeti bir çok kez tekrar eder. Son olarak hocasının karşısında ayeti okuyarak doğru olup olmadığını kontrol ettirir ve eğer hocası onay verirse öğrenci bir sonraki ezberleyeceği ayeti alır.

6) İşte tam bu aşamada üçüncü gün, ilk öğrenilen ayetin son bir defa tekrar edilmesiyle başlar. Daha sonra bir sonraki ayet bir kaç defa tekrar edilir ve üçüncü öğrenilecek ayet alınır. Dördüncü gün ise ilginç ve dikkate değer bir değişiklik olarak ilk alınan ayet tekrar edilmez çünkü o artık tamamen ezberlenmiştir. Ancak bunun yerine alınmış olan ikinci ayet bir kez tekrar edilir, sonra üçüncüsü bir kaç kez tekrar edilir ve dördüncü ayet alınır.Yani birinci ayet yerine ikinci ayet ve ikinci yerine üçüncü geçmiştir.

7) Hafta sona erdiğinde öğrenci o hafta boyunca öğrendiği herşey için (baştan başlayarak) tekrardan sorguya çekilir. İşte burada Kur’an’ın etkisi görülmeye başlanacaktır. Çünkü zaman geçtikçe ezberleme kapasitesi artar ve öğrenci tek bir seferde, bir ayet yerine bir kaç ayet veya bütün bir sayfayı ezberleyebilecek seviyeye gelir.

8) Bu arada eski yazı ile yazma ve heceleme işlemi devam etmektedir. Sonunda her şey bittiğinde Kur’anın 6200 den fazla olan tüm ayetleri kelime kelime eski yazı ile yazılışları ve tam hecelemeleri ve ağızdan çıkışları da dahil bilinir bir şekilde ezberlenmiş olur.

9) Bir sonraki aşama öğrencinin artık ayetleri haftalık değil aylık bazda ezberlemeye başlamasıdır. Bu genellikle günde bir cüz okuyarak ve ay sonunda tüm 30 parça tekrarlanarak yapılır. Böylece 30 günün sonunda tüm 30 cüz (1 cüz= 20 sayfa) bitmiş olacaktır.

10) Bu arada şundan da bahsetmemiz gerekiyor ki Kur’an’ın 10 farklı okuma şekli var. Bu genellikle ayırıcı işaretlerin yerleştirilmesi (durma yerleri, uzatmalar vb.) ve buna göre kelimelerin söyleniş şeklinin değiştirilmesine dayanır. Bu da öğrenci için şu demektir ki öğrenci hem Kur’an’ı ezberlemeli, hem Eski Yazı ile yazmayı öğrenmeli, hem heceleri bilmeli ve bütün bunlara ilaveten 10 farklı okunuştaki farklılıkları her biri diğerinden bariz olarak anlaşılacak şekilde okuyabilmelidir. Bu gerçekten zordur, çünkü bazı okunuşlardaki farklılıklar çok zor anlaşılır.

11) Kuranın nasıl seslendirildiğiyle ilgili bir kaç önemli özellik vardır. Kur’an’daki ayetler kafiyelidir ve genellikle ritm değiştirirler. Bu da dinleyiciye ayrı bir zevk verir. Ayrıca biri Kur’an okudukça tekdüze bir sesle konuşuyormuş gibi değil sanki şarkı söylüyormuşcasına melodi ile okur. Aslında Tecvid kaideleri, okuyucuyu şarkı söyler bir tonda Kur’an okumaya iter aksi halde her bir ayet istenilen şekilde anlaşılamaz.

12) Bu konudaki son aşama Arap dili ve eski yazı ile yazma konusundaki kaligrafik çalışmadır.Kur’an okumanın farklı türleri çalışılırken öğrenci bilinmedik bir heceleme varsa onu da yazmalı fakat buna ilaveten kelimelerden noktalama ve uzatma vb. işaretlerini çıkarmalıdır.

13) Bu ince çalışma aslında öğrencinin noktalama veya uzatma işaretleri olmaksızın okuma tarzının okunma anındaki farklılıklarla ilişkisini farketmesini sağlar.

14) Buna ilaveten Arap dili, bu noktalama işaretlerinin ve uzatmaların uygun bir şekilde ağızdan çıkışının belirtilmesini gerektirir aksi halde mesela özne ve yüklem anlam olarak ayırt edilemez hale gelecektir. Dolayısı ile tüm bu çalışmalar eşliğinde Kur’an’ın nasıl okunduğu sürekli izlenmek zorundadır böylece ayetin manası değişmemelidir.

Şimdi buraya kadar geldikten sonra tüm bunların öğrencinin beynini nasıl etkilediğini anlamak inanılmaz güzel ve etkileyicidir. Temelde beynin kendisi sinapsları çalıştırılarak şekillendirilebilir ve ayrıca hangi bölgelerinin daha aktif olduğu göz önünde bulundurulduğunda o bölgenin boyutu arttırılabilir. Geleneksel usûl ile Kur’an öğrenen birisinin beyninin hangi aşamalardan geçtiğini ve bu süreçte nasıl bir gelişim gösterdiğini anlamak bu yöntemle yetişen müslüman bilim adamlarının nasıl bu kadar başarılı olabildiklerini açıklayabilir. Kur’an öğrenirken dikkatlice dinlenen ayetler, ve onların telaffuz edildiği gibi detayları anlamaya çalışan öğrenci aslında beynin Temporal Lob dediğimiz bölgesini uyarmaktadır. Temporal Lob Hipokampus’un da bulunduğu yerdir. Burasının asıl önemi hafızanın pekiştirildiği yer olmasındandır. İnanılmaz bir şekilde aynı bölge müzikal seslerin de işlenmesi için aktive edilen bölgedir ve tabii ki bu durumda müzikal ses Kur’an okumak olacaktır. Bunun yanında öğrenci tahta parçalar üzerine eliyle yazı yazdığında da aktif haldedir. Kısacası beynin bu bölgesideki aktivite düzeyleri ve kapasitesi ile yeni bir şeyler öğrenen öğrencinin yeteneklerinin gelişimi birbirleri ile koordineli bir şekilde gelişir. Yani bu bölge ne kadar aktif olursa ve bu aktivasyon mesela Kur’an öğrenme ve okuma ile gelişirse, öğrencinin hafızası ve yeni bilgi öğrenme kabiliyeti daha da artar.

brain_lobes

Buna ilaveten Parietal Loblar da Kur’an öğrenme esnasında aktif bir şekilde rol oynar. Sol Parietal Lob okuma,yazma ve konuşma fonksiyonları ile ilgiliyken matematik ve mantık ile ilgili kabiliyetlerin de işlendiği bölgedir. Buna ilaveten sağ Parietal Lob konuşma tonunu yani harflerin ve kelimelerin doğru şekilde söylenip söylenmediğini kontrol eder. Aynı zamanda visuospatial (gözlem boyutsal) ilişkileri ve yüzdeki ifadeleri anlamada faydalıdır. Beynin ön tarafı yazma esnasında oldukça aktif olan dokunsal farkındalık ve tanımlama duyusunu kontrol eder.Arka taraf dikkat gerektiren işlemlerde çok önemli bir rol oynar. Her iki lob da yeteneklerin öğrenilmesi süresince aktifleşirler. Dolayısı ile tam olarak aktifleşmiş Parietal Loblar, daha gelişmiş mantık ve matematiksel problemleri çözme becerisi, genel konuşmada belirgin bir doğruluk ve sözcükleri vurgulama becerisi, yüzlerdeki duygusal ifadeleri daha iyi anlayabilme, ileri derecede dikkatli olma ve görsel boyutlardaki durumları daha kapsamlı bir şekilde anlayabilme becerisini geliştirir. Görsel boyutlardaki beceri müslümanların neden Astronomide bu kadar iyi olduklarının bariz bir örneğidir.

Kur’an okumanın güçlü bir şekilde aktifleştirdiği diğer beyin bölgeleri Ön Loblar ve Primer Motor Kortex’dir. Ön Lobların aktif olması hafızanın çalışması, hafızanın geri çağırılması (hatırlama), konuşma üretiminde ileri kompleksite ve aynı zamanda yazılı kelimelerin anlaşılmasıda belirgin ilerleme, planlama, sosyal davranışlar gibi yüksek düzeyli (karmaşık) fonksiyonların yerine getirilmesinde aktiftir.

Belirtilenlere bir örnek vermek gerekirse, bir öğrenci eski yazıyı okudukça beyni, okunan kelimenin uygun telaffuzu ile ilgili karar vermelidir. Ayrıca bunu noktalama işaretleri olmadan yapmalıdır ki bu da şu manaya gelir; öğrenci kelimeyi diğer yanlış kelimelerden ve olası yanlış anlamlardan ayırd etmelidir. Tabii bu da var olan geçerli 10 farklı okuma yöntemini ne kadar iyi anladığına dayanan kabiliyeti ile ilgilidir.

Tüm bu şeylerde en muhteşem olan nokta, öğrencinin yaptığı Kur’an egzersizleri sonucu anlatılan tüm bu işlemleri bilinçsiz bir şekilde yapabiliyor oluşudur. Bu da beynin yavaşlatma ile ilgili bölgesini eğitir ki bu da sosyal etkileşim için çok önemlidir. ADHD (Attention Deficit Hyperactivity Order- Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) probleminde çocukların beyinlerinin bu bölgesinin az geliştiği gözlenmiştir.

Kişileri ve yerleri içeren Kur’an içerikleri ile ilgili çalışma yapmak beynin görsel resimleme üreten bölgesi de olan Occipital Lobları aktive eder. Bu beyin bölgesi görsel algılamada da çok önemlidir. Düşünsel resimler üreterek aktifleşen bu bölge indirekt olarak görsel algılama kapasitesini de geliştirir çünkü aktifleşen alan aynı bölgededir. Kur’an tarihsel içeriği ile, kıssalarıyla ve mantıksal argümanlarıyla farklı mekanları içerir ve böylece Kur’an daha etkin ve bağlayıcı bir hale gelir çünkü bu beyin bölgeleri sürekli tekrarlama seansları boyunca düzenli bir şekilde aktifleştirilirler.

Tüm bunları bir araya getirirsek Kur’an eğitimi alarak ve yukarıdaki yöntemle Kur’an ezberleyerek büyüyen Müslümanların insan bilimlerine bu kadar kısa bir zaman diliminde yaptıkları katkı büyük bir şaşkınlık olmaktan çıkar. Öğrenci Kur’an üzerinde uzmanlaştığında ve bu eğitimi bitirdiğinde diğer bilimler ile olan ilişkisi başlar. Ancak farklı bir biçimde. Artık hangi bilim öğrenilecekse beyin bunun için daha önceden sürülmüş bir tarla gibi hazır bir vaziyette tohumlarını beklemektedir. Kur’an bunu sağlar ve tabiri caizse taşların ve çakılların olduğu sert bir toprak yerine her türlü tohumu alıp bünyesinde büyütebilecek bir toprak hazırlanmıştır.

Beynin şekillendirilebilir doğası dikkate alındığında bir bölgedeki gelişmiş bağlantılar ve sinapslar hemen yanıbaşında var olan diğer kısımları da etkileyecektir.Kur’an ile belirtilen şekilde çalışmış olan öğrenci görsel algılamasını, dil yeteneğini, çalışan halihazırdaki hafızasını, hafıza oluşumunu, ses işleme kapasitesini, dikkatini, yeteneğinin nasıl geliştirileceğini, zihnini yavaşlatabilmeyi ve plan yapabilme kabiliyetini inanılmaz bir şekilde geliştirmiş olacaktır.

Şimdi böyle bir öğrenciye temelinde sorunlu ve zor bir görev verildiğini düşünün. Bu duruma bir örnek İmam Gazali, Yunan Felsefesini öğrenmiş ve bu konuda uzman düzeyine ulaşmıştır ve daha da önemlisi bunu 2 yılda ve boş zamanlarında yaptığını söyler.

Sonuç olarak, eğer Müslümanların bilimsel çalışmalarda nasıl üstel bir hızla ilerlediğini ve insan bilimlerine nasil katkı sagladıgını düşünürsek bunun nedeni gayet açıktır. Çünkü Müslümanların eğitim sistemlerinin temelinde Kur’an-ı Kerim vardı.
muslimvillage.com sitesinden alınarak Mekteb-i Suffa ekibi tarafından Suffagah.com için çevrilmiştir.
[Resim: MGH07PY.jpg]
Cevapla
Task