Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: delidumrul
03-29-2018, Saat:12:22 AM
Forum: SAĞLIK
Yorum Yok
2 çocuğum var.
Bir tanesi 3, diğeri 5 yaşında. Çocuklar doğduktan sonra özellikle onlara market v.b. yerlerden bir şeyler alırken kendimce bir koruma yöntemi geliştirdim. Yakın çevremden zamam zaman tepki de gördüm Smile Ama şimdi size az önce karşılaştığım bir şey göstereceģim.

Resimde bulunan ürünün adres, telefon, marka hatta barkod kısmını kapattım. Benim derdim markalarla değil. Sadece tespitimi paylaşmak istedim. Belki sizlerde de bazı farkındalıklara sebep olurum. Son 5 senedir her market alışverişimde ürünlerin arkasını daha bir dikkatli okuyorum.

Malum hayatımıza E KOD diye bir SAÇMALIK soktular. Bizleri zehirleyen, çoluk çocuğun düşmanı ne varsa, bunları ürünlere çeşitli kodlarla yazıyorlar. Vatandaş ise bunların çoğuna dikkat etmeden alıyor bir güzel tüketiyor. Az önce büyük bir market zincirinden alışveriş yaptım.
3 yaşında ki Oğlum, baba bana lokum alır mısın dedi. Reyonda gösterdiği ürün, hepimizin hayatımızın bir anında yediği masum bir kuş lokumu gibi görünüyor. Ancak ürünün resmini yakınlaştırırsanız, bazı E KODLARI görebilirsiniz. Şimdi bakalım bu kodların açılımı neymiş..

E129
Renklendirici, sentetiktir; tatlılar, içecek ve garnitürlerde, eczacılık ve kozmetik ürünlerinde kullanılır; astım ve aspirin hassasiyeti olan insanlar için risklidir; farelerde kanser oluşturduğu saptanmıştır; çocuklar tarafından tüketilmesi tavsiye edilmiyor; Danimarka, Belçika, Fransa, Almanya, ısviçre, ısveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklandı.
E110
Renklendirici; sentetiktir;unlu gıdalar, pasta, tatlı, çerez, dondurma, içecek ve konserve balık, hazır çorba ve bazı şurup cinsi ilaçların üretiminde kullanılır; yan etkileri kurdeşen, rinit (burun akması), burun tıkanıklığı, alerji, hiperaktivite, böbrek tümörü, kromozom hasarı, karın ağrısı, bulantı ve kusma, hazımsızlık ve iştahsızlıktır; Norveç'te yasaklandı.
E102
Renklendirici; tiroid tümörü, kromozom hasarı, kurdeşen, hiperaktivite ve aspirin duyarlılığı gibi rahatsızlıklara sebep olabilir; renkli içecek, tatlı, reçel,unlu gıdalar, çerez, konserve balık ve hazır çorbalarda kullanılır; Norveç ve Avusturya'da yasaklandı.

Şimdi soru şu: Siz bu maddelerin bulunduğu, Avrupa'nın bir çok ülkesinde yasak olan bu maddeleri evladınıza yedirir misiniz?
Vahim olan ise, neredeyse bir çok reyon ürününde bunlar ve fazlası mevcut.
İşte bu sebeple alıp sepete atarken 1 değil 5 kere düşünün.
Alışverişi yarım saatte değil gerekirse 45 dakikada bitirin. Hepinizin elinde akıllı telefonlar var. Bu kodları görebileceğiniz uygulamalar mevcut. Kullanın. Umarim bir nebze olsun dikkatinizi çekebilmişimdir.

Mesela E110 ve E102 de dikkatiniz bir şey çekti mi? Hani diyorsunuz ya bazen yahu milletin çocugu ne kadar uslu, bizimkisi yerinde duramıyor. Heh işte bundan ya da bunlardan. Ne demiş? Cocuklarda hiperaktiviteye sebep olabilir. Düşün ki bunlardan haftada ne kadar tüketiyor..

Ya da bazen diyorsunuz ya yemeğini düzgün yer, sıkı giyinir, vitamin desen alır burun tıkanıklığı, akıntı bitmiyor..Bak onu da yazmış yukarıda. Burun akıntısı, tıkanıklığı yapar. Alerji yapar.. Yani neresinden tutarsanız elinizde kalıyor..
Yazar: delidumrul
03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum Yok
1- EŞİNİ DOĞRU SEÇ
Doğru eş, uzun zaman flört ettiğin kişi değildir.
Önemli olan kısa zamanda da olsa fikirlerinin uyuştuğu,
Yaşam tarzlarınızın benzediği,
Espiri anlayışının yakın olduğu,
Zor zamanlarında hep yanında olacağını bildiğin,
Dertlerini sevinçlerini paylaşabileceğin,
Fikirlerine olaylara bakış açısına güvendiğin,
Senin fikirlerine saygı duyan,
Konuşmaktan sıkılmayacağın,
Hayata küstüğün zaman seni kabuğundan çıkarıp eğlendirebilen,
Gözlerine baktığında ne söylemek istediğini anladığın,
Aynı zamanda iyi bir arkadaş olan,
Fiziksel görünüşün ve işin dışında seni sen olduğun için sevebilecek birini EŞ olarak seçmelisin...
Böyle biri varmı diye soracaksanız şimdi emin olun var. Ama sayıları fazla değil. Hatta hayatta insanın karşısına 1 yada 2 defa çıkar yada çıkmaz...
Önemli Olan Onu Farkedebilmek...
Eğer bu satırları okuduğun zaman aklından bu özellikleri barındıran bir isim geçirmişsen çok şanslısın. Ne olursa olsun onunla birlikte olabilmek için elinden geleni yap...
Çünkü, bir daha onun gibi birini bulma şansın çok az. Emin ol...
Bütün aptal aşıklar gibi ilk hareketi ondan beklersen, çok geç kalırsın...
2- İŞİNİ DOĞRU SEÇ
Doğru iş rahat iş değildir.
Çok kazandıran işte değildir.
Kariyerde değildir.
Klimalı büro ortamıda değildir.
Doğru iş olmaktan zevk aldığın yerdir...
Sabah kalktığında gitmekten üşenmediğin, bıkmadığın yerdir.
Tabi yanında rahatlık, para ve kariyer varsa ne ala...
3- ARKADAŞINI DOĞRU SEÇ
Çok sayıda arkadaşının olması, iyi arkadaşın olduğunun ispatı değildir.
Güzel günlerdeki arkadaşlıklar geçicidir.
Mutluluklarının yanında acılarınıda paylaşabileceğin,
Fikirlerine ihtiyaç duyabileceğin,
Her zaman yanında olmasını isteyeceğin.
Seni madden değil, manen zengin eden,
Sana yalan söylemeyen,
Arkandan iş çevirmeyen,
Hatalarını yüzüne vuran,
Yeri geldiğinde eleştiren,
TEK bir arkadaş sana çok şeyler katacaktır.
Yazar: merve
03-26-2018, Saat:11:31 AM
Yorum Yok
1984 olimpiyatları ve Judo final müsabakası.
Minderde Mısırlı Judocu Muhammed Ali Rasvan ve rakibi Japon Yaşuhiro Yamashita.
Müsâbakalar sırasında Yamashita'nın sağ kasları yırtılmıştır ve finâl karşılaşmasına sakat olarak çıkar.
Olayı hatırlamayanlar, bilmeyenler, bulup videosunu izlerlerse görürler.
Yamashita sol ayağıyla yürüyor, sağ ayağını resmen sürüklüyor peşinden...
Maç sırasında Muhammed Ali'nin antrenörü kenardan sürekli halde bağırır. " Sağ bacağına oyna!"
Sağ bacağına vur !"

Hakikaten maçı izleyen herkes de görüyor ki, Muhammed’in rakibinin
sağ ayağına bir defa vurması yetecekti. Fakat yapmadı.
Yenildi ve gümüş madalya ile yetinmek zorunda kaldı.

Maçtan sonra etrafını saran bütün gazetecilerin sorusu aynıydı.

-"Niçin?.. , Niçin yapmadın?..."
Cevaben:
“Benim Din'im insana, yaralıya, hele de yaralı yerinden vurmayı yasaklıyor. Eğer o durumdayken bir de ben oradan yüklenip oraya vursaydım, sakat da kalabilirdi. Madalya için bunu o’na yapamazdım” der.

Muhammed’in bu tavrı ayakta alkışlandı ve Uluslararası Fairplay Komitesi "1984 Fairplay Ödülüne" lâyık görüldü. Daha sonra gittiği Japonya’da da onu bir kral gibi karşıladılar.
Şimdi DİKKAT !
.
●O sene binlerce kişinin o'nun bu tavrından etkilenip, İslam'ı inceleyip Müslüman olduğu kayıtlara geçti!..

Muhammed, kimseye "Müslüman olun" dememiş, Müslüman olmaları için de bir çaba sarfetmemiş; sadece MÜSLÜMAN gibi davranmış ve bu da yetmişti.

"Müslüman kime denir?" sorusuna Hz.Peygamber'in (S.A.S.) cevabı gayet kısa ve özdür:
-Güzel âhlâk sahibi olana denir.

Hemen ardından gelen "peki güzel âhlâklı olmak ne demektir?" sorusuna ise cevabı:

●"İşlediği her amelinden, kimseye bir zararı olmayan, olsa olsa yarar sağlayan insandır."

Yani diyebiliriz ki; Müslüman "Hayırlı" kimsedir.

“İslam'ı öyle sağ canlı ve diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin."

[Resim: oO5p47.jpg]
Yazar: merve
03-25-2018, Saat:09:24 AM
Yorum Yok
Batı roma imparatorluğu yıkıldıktan sonra ortaya büyük bir otorite boşluğu çıktı.Bu anarşi ortamında ekonomi kötüye gidiyor,yiyecek sıkıntısı baş gösteriyordu.Halkın kafası karışmış ,toprağı işleyemez hale gelmişti.böyle bir dönemde bir takım kimseler (yerel tüccarlar ve köle sahipleri) köylülere onları koruyacaklarını söyleyerek himayeleri altına aldılar.köleleri de topraklardan ayrılmamak koşulu ile serbest bıraktılar.Köylüler ahşap ve toprak barınaklarda kendileri ise -o zamana göre-lüks şato ve kalelerde kaldılar.Toprakla uğraşan,sabah akşam demeden çalışan,herhangi bir geliri ve mülkiyet sahibi olmadığı halde var gücüyle çalışan köylü,günün sonunda bir tabak yemek yiyebilirse sahibine şükrediyordu.
Böylece ortaya senyör(koruyan) ve serf (köylü-korunan) vasal ilişkisi çıktı.
(Vasal ilişkisi koruyan-korunan ilişkisidir.Serf ile senyör arasında olabileceği gibi kral ile senyör arasında da olabilmektedir.)
Senyörler kendilerini korumak ve halktan vergi toplamak için adamlara ihtiyaç duydu.Bu adamlara şövalye denilmektedir.(günümüzde İngiltere ve Fransa gibi bazı köklü avrupa ülkelerinde bu unvan kullanılır.Parayla satılabilir,devleti için önemli bir iş yapan birine verilebilir.Ancak eski işlevi kalmamıştır.)Şövalyeler her ne kadar senyörlerin adamları olsa da kendi aralarında yazılı yazısız kanunları vardır.(Silahsız düşmana saldırmamak,kadın,çocuk ve yaşlıları korumak,vatanını savunmak gibi.)
Senyörler barış zamanında topraklarında bulunur.Her bakımdan kendilerini güçlendirir.Rekabet ettikleri diğer senyörleri geçmeye çalışırlardı.Hatta kralı bile diğer senyörlerle ittifak kurup etkileri altına almayı başarmışlardır.(1215 Magna Carta)
Batı Roma imparatorluğunun yıkılışı ve İstanbul un fethi arasındaki döneme (476-1453) Ortaçağ denir.Feodalite bu tarihler arasında altın çağını yaşamıştır.Sonraki dönemlerde de belli belirsiz şekilde devam etmiştir.-Osmanlı daki ayanlık sistemi gibi-
Gelelim feodalitenin yıkılışına;
Ortaçağ da kaleler ve surları yıkacak teknoloji yoktu.Kalenin içine kapananlar ambarları doluysa aylarca belki de senelerce direnebilirdi.Böyle bir durumda kralın eli kolu bağlanır,ülkesi saldırıya açık hale gelir,kuvvetlerini bölmek zorunda kalırdı.Halkın gözünde ve senyörler arasında itibarı zedelenirdi.Ancak İstanbul un fethiyle bu büyük kalelerin ve surların aslında yıkılabileceği o kadarda güçlü yapılar olmadıkları, büyük demir gülleler atan toplarla yerle bir edilebileceği anlaşılmıştır.
Artık kral;sorun çıkaran,düşmanla işbirliği içinde olan,başına buyruk hareket edip krala uymayan derebeylerini yenebilecek güce ulaşmıştır.
Ateşli silahların bulunması ile birlikte feodalite yıkılmış,merkezi krallıklar güçlenmiş,siyasi yapı şekillenmiş,kralların gücü ve otoritesi tekrar tesis edilmiştir.

[Resim: vjG6Qp.jpg]
Alıntıdır.
Yazar: merve
03-24-2018, Saat:08:44 AM
Yorum Yok
Tarihte ilk uçak gemisi batıran subay. (daha sonradan uss yorktown, akagi, kaga ve soryu gibi çok ünlü uçak gemileri japon- amerikan savaşlarında batmıştır.) resmi kayıtlara göre 1. dünya savaşında aralarında krüvazör, zırhlı, hücumbot, uçak gemisi vs.nin de bulunduğu irili ufaklı 200 civarı düşman tekne ve gemisi batırmış kişi. çanakkale'deki başarılarının yanı sıra, kurtuluş savaşı'nda yakın arkadaşı demirci mehmet efe ile batı cephesinde işgalcilere ilk bozgunları yaşatan subaydır mustafa ertuğrul...

türk subayı mustafa ertuğrul, osmanlı donanmasının haliç’e kilitlendiği, fransız deniz kuvvetlerinin, yunan adalarında konuşlanarak tüm sahil kasabalarımızı, sivilleri özellikle de un fabrikalarını topa tutuğu dönemde, almanlar tarafından kısa bir eğitim aldı.

topçu bataryasını önce kaş’a kurarak oradan meis adasını mesken tutan fransız gemileri batırmasıyla ünlendi ilkin. eski adı ağva olan bugünkü kemer’de ilginç raslantı, fransız tatil köyü clubmed’in ilerisindeki kayalık tepe üzerinden batırdığı paris 2'yle ilgili mevziler halen tatil köyünün içinde bozulmamış olarak duruyor. ve ne hazindir ki oraları görmeniz bugün fransızlar'ın iznine bağlı... paris 2'yi 4 sabit bataryadan %95 isabet oranıyla açtığı top ateşiyle batırmıştır.vurduğu gemiden kurtulan personele kendi askerlerinin temiz esvaplarını giydiren, yaralarını saran onları antalya’da tedavi ettiren ve onlara insanlık dersi veren mustafa ertuğrul’un attığı bir top paris-2 gemisindeki fransız bayrağına isabet ettiği için gemiden kurtulan fransız kaptandan özür bile dileyen bir anlayışa sahip bir kahramandı...

ünü sadece osmanlı ordusunda değil düşman askerleri arasında da yayılmıştı. mütareke sonrasında aydın cephesinde silahları teslim almaya gelen ingiliz komutan mustafa ertuğrul bey'i tanıyor ve "sizin gibi bir komutanın silahını almak askeri şerefe aykırı sayarım" diyerek silahlarını ve elindeki dört topu bırakıyor. ve kaderin tecellisi kurtuluş savaşı başladığında başlangıçta milli kuvvetlerin elindeki en önemli silah bu dört top olacaktı. mustafa ertuğrul bey o dört top ile işgalcilere kök söktürecekti.

dediğimiz gibi dünya denizcilik ve savaş tarihinde ilk kez bir uçak gemisini topçu ateşiyle batırmıştı. ingilizler'in 110 metrelik efsanevi uçak gemisi ben my chree'yi meis açıklarında sulara gömüyor, ardından fransız savaş gemileri paris ii ve alexandra'yı de kemer'de denizin derinliklerine yolluyordu. kemer açıklarında denize döktüğü yaralı düşman askerlerini denizden toplayıp yaralarını saran, anılarında da "zaferden mütevellit neş'emizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik" diye yazacak kadar centilmen bir askerdi. harbiye yıllarından beri resimle uğraşan sanatçı ruhlu bir subay olduğu biliniyor. (görev yaptığı aydın'da evladı vefat edince yaptığı inanılmaz suluboyaları seyredip, mustafa ertuğrul'un bu resimlere düştüğü notları okuyunca, gözlerim dolu dolu oldu..)

mustafa ertuğrul'la ilgili "ben bir türk zabitiyim" adlı kitabı yazan mustafa aydemir, şöyle söylüyor: "bu kadar başarısına rağmen çok mütevazı bir insan. anlatmak, övünmek gibi bir şeyi yok. çanakkalede uçak düşürmüş. aydında eşkıya güçlerinin milli güçlere kazandırılmasını örgütlemiş. demirci efe ile çok yakın arkadaş. dostlukları sonra da devam ediyor. yaşlılıklarında buluşuyorlar. anılarını sadece batırtığı gemiler üzerine yazmış. diğerlerini anlatmıyor." mustafa ertuğrul'- un anılarını yazmasının da bir öyküsü var. mustafa aydemir bu öyküyü şöyle anlatıyor: "bir gün mustafa kemal, antalya'da onu ziyaret etmiş. 'bunları yaz, bunlar unutulur gider' demiş. bunu emir telaki edip oturup yazmış. ama 'bu benim odamdan asla dışarı çıkmayacak' demiş. inanılmaz anılarını resimleyerek 1934 yılında yazmış. ve muhteşem anıları tek tek fransız-ingiliz askeri kayıtlarından doğrulanmış...

Madalyaları

Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde girdiği savaşlarda toplam 10 madalya ve rozetle taltif edildi.
  1. Osmanlı Liyakat Madalyası - II. Abdülhamit döneminde savaşta başarı gösteren askerlere verilmiştir.
  2. Donanma İane Madalyası - Osmanlı Donanması'na yapılan hizmet ve yardımlar karşılığı verilmiştir.
  3. Çanakkale'de düşürdüğü İngiliz keşif uçağı pilotunun şapkasındaki rozet. Mustafa Ertuğrul'a hatıra olarak verilmiştir.
  4. Avusturya 305 no'lu havan top birliği Çanakkale hatıra rozeti
  5. Alman Demir Haç Madalyası
  6. İstiklal Madalyası
  7. Prusya Liyakat Madalyası
  8. Cedit Girid Madalyası ( II. Abdülhamid döneminde Girit'te savaşan askerlere verilen bu nişan, Mustafa Ertuğrul'un babasına aittir. Oğullar da bu nişanı takabiliyorlardı.)
  9. Galiçya Savaşı metal rozeti
  10. Harp Madalyası. Çanakkale, Galiçya, Kafkasya, Irak ve Mısır'da savaşanlara verilmiştir.

amerikalı'nın rambosuna bilmemnesine, osuruktan teyyare uydurulmuş palavra kahramanlarına gösterdiğimiz ilginin yüzde 1'ini mustafa ertuğrul gibi kendi gerçek kahramanlarımıza umarım gösteririz. ailesiyle (kızı ve torunları hayatta) ve antalya'nın bazı belediye başkanları'yla temasa geçtim. inşallah yakın bir zamanda kent meydanlarının birine mustafa ertuğrul'un heykelini dikeceğiz...
[Resim: VrO0Ln.jpg]
Yazar: gakko
03-24-2018, Saat:08:41 AM
Yorum Yok
1788'de Avusturya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanan çokça savaştan bir tanesidir. Avusturya ana ordusu, günümüzde ki Romanya'da bulunuyordu ve Osmanlı ordusunun nerede olduğundan emin olmak için süvari birliklerini Timiş nehrinin karşısına yollar. Osmanlı ordusundan iz bulamazlar, ama gördükleri çingenelerden içki satın alırlar. 

Daha sonradan, Avusturyalı piyadeler nehri geçer süvari birliğinin içki partisine katılmak isterler, iki birlik arasında çıkan bu tartışmada bir asker ateş eder ve piyadeler ile süvariler arasında çatışma başlar. Çatışma sırasında piyadeler süvari birliklerini korkutmak için Turciii! Turciii! diye haykırır.(Romence: Türkleeer!). Bunu duyan süvari birlikleri Türklerin geldiğini zannedip kaçmaya başlar. Avusturya ordusu İtalyan, Balkan Slavları, Avustralyalı ve çeşitli azınlıklardan oluşmakta ve birbirlerini anlamakta güçlük çeken bir ordudur.


Süvarilerin ana kampa doğru dörtnala geldiğini gören birlik kumandanı, Osmanlı akıncılarının saldırısına uğradığını düşünerek topçulara ateş emri verir. Birlikler gördükleri her askeri Türk zannedip vurmaya başar, bu kargaşa sonucu tüm ordu geri çekilir, imparator II. Joseph attan düşüp sakatlanır.

İki gün sonra olay yerine ulaşan Osmanlı ordusu 10.000 kadar ölü ve yaralıyla karşılaşır ve Karanşebeş şehrini rahatça alır.
[Resim: Z96ZVZ.jpg]
Yazar: merve
03-22-2018, Saat:01:01 AM
Yorum Yok
Ünlü ve Zengin girişimcilerden hayata dair 6 püf noktası.
Herkes farklı biçimde çalışır ancak dünyanın başarılı girişimcilerinin ortak noktada buluştukları günlük alışkanlıklar vardır.

Ne kadar zengin olursa olsun Mark Zuckerberg‘in bile bir düzene ihtiyacı vardır. 2014 yılı boyunca her gün kendi el yazısı ile birilerine “teşekkürler” yazma sebeplerinden biri de budur. Facebook’un kurucusu 2010 yılından beri her yıl için kendisine farklı bir hedef koyuyor ve bu hedefleri gerçekleştirmek için çabalıyor. Ayrıca bu hedefler kesinlikle Facebook ile ya da daha fazla para kazanmasını sağlayacak projelerle alakalı değil bu hedefler tamamen kişisel. Mark Zuckerberg, 2010 yılında Mandarin Çincesi öğrenme hedefini kendisi için belirledi be 2011 yılında ise sadece kendi öldürdüğü hayvanların etini yiyeceğine dair kendisine söz verdi.

Birçok insana göre ilginç ya da garip gelen bu alışkanlıklar aslında insana kendisini geliştirmesi ve iradesini güçlendirmesi açısında büyük yararlar sağlıyor. İş dünyasının liderlerinin benimsediği ve kullandığı 6 püf noktası var.

1. Elektronik Uykusuzluk

Facebook COO Sherly Sandberg belki de dünyanın en yoğun iletişime sahip insanıdır. Ancak her gece yatmadan önce telefonunu tamamen kapatıyor. Yapılan bir röportajda, rahat uyuyabilmek için tamamen çevrimdışı olması gerektiğini belirtmiş.

Bu konuda yapılan araştırmalar da Sandberg’i doğrular nitelikte çünkü uyumadan önce kullanılan ve siz uyurken etrafınızda çalışan elektronik cihaz, uykunuzu düşündüğünüzden çok daha fazla, olumsuz yönde etkiliyor.

2. Mizahsız Yaşanmaz

Zappos adlı firmanın CEO’su Tony Hsieh, günün belirli bir dilimini mizah yaparak ya da okuyarak geçirdiğini belirtiyor. Bunun çalışma ortamını, motivasyonu ve hatta çalışanları bile olumlu yönde etkilediğini söylüyor. Mizahla ilgilenmenin insanın veririmliğini arttırdığı biliniyor.

3. Zaman Ayırmak

Richard Branson, gün içinde insanların ara vermelerinin doğal olduğunu ancak bu araların verimli kullanılmadığını belirtiyor. Özellikle stresli ortamlarda çalışan insanların dinlenme konusunda kendilerini tanımalarının gerektiğini neler yapmanın, neler içmenin ya da yemenin insanları daha verimli hale getirdiğinin keşfedilmesi gerektiğini, herkesin dinlenme alışkanlıklarının farklı olması gerektiğini belirtiyor.

4. Sevebileceğiniz Bir Ortam

İnsanların işlerini genelde bilinen ofis ortamlarında değilde, sevebilecekleri bir ortamda yapmasının verimliliği ve mutluluğu artırdığı moda tasarımcısı Marc Ecko tarafından anlatılıyor. Ecko kendinden örnek vererek Star Wars adlı filmin hatıralarının koleksiyonunu yaptığını ve kendisine çalışmak için daha mutlu bir ortam hazırladığını söylüyor.

5. Meditasyon Yapmak

Bir çok insan meditasyon yapmayı kendisine alışkanlık edinmek istemiyor. Çünkü yine bir çok insana göre bu tam bir vakit kaybı. Ancak iş adamı Def Jam meditasyon yapmanın insanı dinginleştirdiğini, stresten uzaklaştırdığını ve insanın özgüvenini arttırdığını belirtiyor. Başarı ve mutluluğu aynı anda sürdürmenin çok zor olduğu bir ortamda meditasyon yapmadan kendini bulamayacağını söylüyor.

6. Okumak

Mark Zuckerbeg 2015 yılı için hedefinin her hafta farklı bir kitap okumak olduğunu belirtti. İlginçtir ki bütün başarılı girişimciler mutlaka sürekli olarak kitap okuyor. Ayrıca okudukları kitaplar her zaman işleriyle ilgili ya da kişisel gelişimle alakalı olmayabiliyor. Kitaplarda anlatılan ne olursa olsun insanlar farklı şeyler görebilir ve farklı anlamlar çıkarabilir ve iş yaşamıyla ilgisi olmayan bir kitaptan dahi büyük bir ip ucu öğrenilebilinir.
[Resim: 418Z90.jpg]

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 679
Toplam Yorumlar 683

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 9 aktif kullanıcı var.
(0 Üye - 9 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

Carpe diem ))

Son Yorum: vizgbobo 02-28-2024, Saat:09:02 PM
Yorum 0 Okunma 58

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,122

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 1,890

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 1,879

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,438

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 2,746

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 2,694

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,187

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,345

Müslüman ol demeden, İnsa...

Son Yorum: merve 03-26-2018, Saat:11:31 AM
Yorum 0 Okunma 1,849
Task