Skip to main content

Siber Bilgi M.

Yazar: merve
11-21-2015, Saat:11:01 PM
Yorum Yok
[Resim: 8QBkE1.jpg]Oturarak okuduğunuz bu satırların size bir mesajı var: Ayağa kalkın! Üstelik hemen şimdi… Uzmanlar oturarak çalışma sürelerinin uzamasının sigara kadar zararlı bir alışkanlık olduğu konusunda uyarıyor…

‘Sitting is the new smoking’ yani ‘sigaranın yerini oturmak aldı’. Son yıllarda yapılan araştırmaların sonucu ortaya çıkan yeni ve yaygın bir söz bu. Uzmanlar özetle ‘sürekli oturmak, sağlığa sigara kadar zararlı’ demeye getiriyorlar.

Yetişkin bir insan günde ortalama 8 saat oturuyormuş, iş yerinde, otobüste, kafede, evde... Bu tabii bir ortalama, çalışan insanlar için bu süre 10 belki 12 saate çıkıyor. Doktorlar, başta hareketsizliği bağlı obizete ve kalp-damar hastalıklarının yanısıra, pek çok sorunu oturmaya bağlıyorlar. Google, Facebook gibi kimi ‘in’ şirketler çalışanları için ‘ayaküstü ofisler’ tasarlarken, siz de en azından ayakta çalışmanın şu 5 faydası hakkında bilgi sahibi olun:

1.Daha sağlıklı yaşamak: Hareket etmek, kan deveranını arttırır. Hareketsizlik yerine oturup kalkmak şeker, kanser, kalp sorunları gibi kimi riskleri azaldır. Kilo riskini ve sırt ağrılarını da tabii ki.

2. Daha verimli olmak:
Araştırmalar (pro-aktif bir mantaliteyi geliştirdiği düşünülen) ayakta çalışmanın insanın verimliliğini yüzde 10 arttırdığını gösteriyor. Bu pozisyonda kendini derhal harekete geçmeye hazır hisseden insan, daha pragmatik oluyormuş ve yapacağı işe yoğunlaşıyormuş.

3. Yeni enerji almak:
Öğle yemeğinden sonra içi geçmeyen var mı? Ayakta çalışmak bunu engelliyormuş. İnsan daha dinamik oluyor, gün içinde enerjisi düşmüyormuş. Bir iki hafta sonra çalışan daha neşeli oluyor çünkü enerjisi düşmediği için sorunların üstesinden daha kolay geliyormuş.

4.Sigarayı bırakmak:
Sigarayı bırakmaya çalışanlar, yemekten sonra içecekleri kahveden korkarlar. Ayakta durmak (hareketsiz kalmadığınız için) sigara arzusunu azaltıyormuş. (Olmadı, çıkıp bir yürüşüş de yapabilirsiniz.)

5.Kilo vermek (veya almamak): Günde 30 dakika egzersiz şart, diyor uzmanlar. Spor veya cimnastik kadar olmasa da, ayakta durmak yüzde 50 daha çok kalori yakmanızı sağlıyor.
Özetle, sürekli oturarak çalışmamak, sık sık ayağa kalmak, mümkünse mesai arasında biraz hareket etmek... hem sağlığınız, hem kariyeriniz, hem de şirketiniz için iyi bir yatırım.
Yazar: delidumrul
11-21-2015, Saat:12:38 PM
Yorum Yok
Girişimcilik, kısa süre önce seksi ve moda olan bir konu haline geldi. Basın, hızlı çıkış yapan yeni kurulmuş işletmelerin tek boynuzlu atlarını ilahlaştırıyor ve Shark Tank gibi TV programları bütün dünyaya girişimcileri tanıtırken insanların kendilerine, “Ben de onlardan biri olabilir miyim?” diye sormalarına neden oluyor.
Girişimcilik pek çok düzeyde ümit verici olsa da, bu kişi ister doğruca okuldan yeni mezun olmuş olsun, ister 9-5 işinden ayrılıp girişimci olmak istiyor olsun, başarılı olmak için belirli bir tür karakterde olması gerekiyor. Böyle bir eyleme geçmeden önce kendinize sormanız gereken pek çok soru var – ve bu soruların pek çoğu belirli koşullarla ilgili. Ancak bu kesinlikle “evet” cevabı vermeniz gereken altı soruyu sizinle paylaşıyoruz.

1. Finansal olarak riske girme lüksünüz var mı?
Okuldan yeni mezun olmuş, finansal yükümlülükleri olmayan bir girişimcinin, bir ailesi, bir ev kredisi, bir kaç araba kredisi ve ailelerin ödemek zorunda olduğu faturaları olan bir girişimciye göre daha az finansal riski vardır.
Yeni bir iş kurmakla ilişkili bu büyük finansal riski anlamanız gerekiyor. Fikriniz başarısız olabilir, uzun bir zaman boyunca geçinmenizi sağlayacak kadar para kazanamayabilirsiniz ve her zaman için her şeyinizi kaybetme olasılığı da mevcuttur.
Eğer hali hazırda pek çok finansal yükümlülüğünüz varsa, işinizi kurmaya bir ek iş olarak başlayın. Bu senaryo ideal olmayabilir ancak bu şekilde de başarıyı bulmanız mümkündür. Eğer bu tür finansal yükümlülükleriniz yoksa ve fikrinize tamamen inanıyorsanız, o zaman her şeyinizi yeni bir iş kurmaya verebilirsiniz.

2. Hali hazırda güçlü bir destek sisteminiz var mı?
Eğer bir iş kurmaya karar verdiyseniz, önünüzdeki yol her birinde birden fazla seçeneğin bulunacağı tümsekler ve kavşaklarla dolu olacaktır; aklınızda sorular olacaktır, hem de pek çok soru. Problemleri çözmek, cevaplar aramak konusunda size yardım edecek ve sadece içinizdekileri dökmek istediğinizde orada olacak bir destek sisteminizin olması önemlidir.
İhtiyacınız olduğunda dönebileceğiniz bir aileye, arkadaşlara, akıl hocalarına ve sektör bağlantılarına sahip olmak, işinizin başarılı olma ihtimalini fazlasıyla artıracaktır. Sadece moral desteği bile paha biçilemezdir. Şüpheci kişileri kendinizden uzak tutun. Bu insanlar zehirlidir ve eğer başarılı olmak istiyorsanız onlardan uzak durmanız gerekir.

3. Eğer devamlı yere seriliyorsanız (ki serileceksiniz), ayağa kalkıp daha fazlası için uğraşmaya devam edecek misiniz?
Yere serileceksiniz – muhtemelen bir kaç kere. Aynı zamanda, şu da ihtimal dahilinde ki, yere kapaklanmanıza neden olan sizin verdiğiniz yanlış kararlar da olabilir. Eğer ilk vuruşta hedefi vurmayı bekliyorsanız, bu oyuna hiç girmeseniz daha iyi olur. Başarısız olacaksınız. Siniriniz bozulacak.
Pes eden girişimcilerle, devam edip başarıyı yaşayan girişimcileri ayıran, ikinci olarak bahsettiğimiz girişimcilerin kararlılıklarıdır – onların yıkıcı yumrukları yemeye devam etmeye ve daha fazlasını yemek için ayağa kalkmaya devam etmeye istekli olmalarıdır.
Benim en sevdiğim örnek, fazlasıyla başarılı olan elektrik süpürgesinin kurucusu ve tasarımcısı olan James Dyson’dur. Dyson’un yaptığı ilk 5,126 prototip başarısız oldu ve 5,127. prototip ise Birleşik Devletlerde en çok satılan elektrikli süpürge oldu. Eğer 5,000 sefer yere serildikten sonra ayağa kalkmaktan vazgeçseydi, şu anki değeri 4.5 milyar $ olmazdı.

4. Kişisel lüks eşyalar ve tüketim malları olmadan da motivasyonunuzu koruyabiliyor musunuz?
Mark Cuban genellikle, bu işe gönül verdiği ve hardal ve ketçaplı sandviçler yediği, beş arkadaşıyla paylaştığı üç odalı evde yerde uyuduğu eski günlerden bahseder. O durumda olduğunuzu düşünün. Yerde uyurken ve peynirli makarna ya da Japon eriştesi yerken, yüzde 100 motive halde kalabilir miydiniz?
Eğer kalamayacağınızı düşünüyorsanız, belki de girişimcilik size göre değildir. Genellikle en büyük farkı yaratan bu kişisel fedakarlıklardır. Eğer bu işinize daha fazla para yatırımı yapmak anlamına gelseydi, arabanızı satıp ofisinize otobüsle gider miydiniz? Eğer bu işinizi daha hızlı büyütmek anlamına gelseydi, evinizi satıp daha küçük bir daireye taşınır mıydınız?
Eğer bu işi bu kadar çok istiyorsanız, fazlasıyla odaklanmış ve motive kalmaya devam ederken, ne gerekiyorsa onu yapmanız gerekir.

5. İlk başlarda iş/özel hayat dengenizin son derece dengesiz olacağını biliyor musunuz?
Başlangıçta, zamanınızın çoğunu işinize ayırmanız gerekecek. Arkadaşlarınızı ve ailenizi daha az göreceksiniz ve – Cuma akşamı iş çıkışı bir kaç bira içmek için arkadaşlarınızla buluşmak ya da hafta sonları bir yerlere gitmek gibi – eskiden yaptığınız küçük şeylerin çoğunu kaçıracaksınız. Bunun yerine, ofiste uzun geceler ve iş ile dolu hafta sonları geçireceksiniz.
Başlangıçta, işiniz için zaman harcamak ve çaba göstermek için istekli olmak zorundasınız. Yeni bir iş kurduğunuzda, her şeyin yükü sizin omuzlarınızda olur. Bu, bazı kişilerin baş edemeyeceği derecede muazzam bir baskıdır. Zaman içinde, daha sağlıklı bir iş/özel hayat dengesi yaratmayı başaracaksınız ancak ilk yıllarda hayatınızın çok dengesiz olacağını bilin. Ben de ancak kısa süre önce, hafta sonlarımın yüzde yüzünü pazarlama ajansımda geçirmek yerine kendime, aileme ve arkadaşlarıma zaman ayırmaya başlayabildim.

6. Başarınızı gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?
İnanırsanız, yolun yarısını aşmış olursunuz. – Theodore Roosevelt
Bu, başarının göz önüne getirilmesi ile ilgili en sevdiğim alıntılardan biridir. Eğer başarıyı gözünüzün önüne getiremiyorsanız, o zaman hazır değilsiniz demektir. Bunu gözünüzün önüne getirmeniz ve gözünüzde canlı bir şekilde canlandırmanız gerekir. Sabahları, başarıyı gözünüzde canlandırarak uyanmanız gerekir. Bu görüntüyü zihninize kazımanız gerekir. Uykuya daldığınızda, rüyanızda başarınızı görmeniz gerekir.
Peki, siz henüz “evet” cevabını verdiniz mi?
[Resim: ZJmgWV.jpg]
Yazar: delidumrul
11-21-2015, Saat:11:58 AM
Yorum Yok
1-Ekonomi Merkezleri Değişecek

Ekonomide liberalleşme, teknolojik ilerlemeler, sermaye piyasalarının gelişmesi ve coğrafi değişimlerin sonucu olarak, Dünya, ekonomik aktivitede yeniden gruplaşmaya başladı. Her ne kadar şoklar ve geri adımlar görülecekse de yeniden gruplaşma devam edecek. Bugün Batı Avrupa dünya GSMH?sini yüzde 30?unu oluştururken Asya (Japonya hariç) yüzde 13?ünü yaratıyor. Önümüzdeki 20 yılda iki kamp başa baş noktasına gelecek. Önümüzdeki 20 yılda ABS hala mutlak ekonomik büyümede en büyük paya sahip olacak.

2-Yaşlı Nüfus Her Ülkenin Sorunu Haline Gelecek

Gelişmiş Dünya nüfusundaki hızlı yaşlanma, kamu sektörünün verimlilik ve yaratıcılık konusunda yeni seviye arayışına girmesine neden olacak. Verimlilik kazançları, emekli maaşları ve sağlık yükü, vergileri artıracak. Bu durum sadece gelişmiş ekonomileri bağlamıyor. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde sosyal hizmetlerin sağlanmasına yönelik olarak, özel sektör daha çok öne çıkacak.

3-1 Milyar Yeni Tüketici Grubu Geliyor!

Gelişmekte olan piyasalardaki ekonomik büyüme tüketicileri yıllık 5 bin dolarlık hane geliri eşiğinden geçiyor. Bu seviye insanların keyfi harcamalarının başlama noktası olarak gösteriliyor. Buna bağlı olarak önümüzdeki 10 yılda yaklaşık bir milyar tüketicinin global pazara girmesi bekleniyor. Bugünden 2015 yılına kadarki süreçte gelişmekte olan ülke tüketicilerinin harcama gücü 4 trilyon dolardan 9 trilyon dolara yükselecek. Bu rakam Batı Avrupa?daki harcama gücüne oldukça yakın.
Gelişmiş ülkelerde tüketici segmentlerindeki değişimler de oldukça büyük olacak. Nüfuslar sadece yaşlanmıyor, başka açılardan da değişime uğruyor. Örneğin 2015 yılında ABD ?deki Latin kökenli nüfusun harcama gücü, tüm Çinli tüketicilerin harcama gücünün yaklaşık yüzde 60?ına denk gelecek.

4-Teknoloji Yaşam Tarzını Değiştirecek

Her ne kadar teknolojik devrim daha olgunlaşmamış olsa da bireyler, kamu sektörü ve işletmeler tasarım süreçlerinde, bilgiyi geliştirme ve erişim noktasında BY?yi en iyi şekilde kullanabilmenin yollarını öğreniyor. Bioteknoloji, lazer teknolojisi ve nanoteknoloji gibi alanlardaki yeni gelişmeler, ürün ve hizmetlerin ötesinde ilerliyor.
2 milyardan fazla insan mobil telefon kullanıyor. Yılda 9 trilyon adet e-posta gönderiyoruz. İngilizce dışındaki dillerin yarısından fazlasında Goggle?da günde 1 milyardan fazla arama yapıyoruz. Belki de tarihte ilk defa sosyal ve ekonomik organizasyonlarda coğrafya öncelikli sınır oluşturmuyor.

5-Şirketler Yetenekli Çalışanlar İçin Savaşacak

Emek ve yetenek konusunda halen devam eden değişimler, işlerin düşük maaşlı ülkelere kaymasından daha dikkat çekici olacak. Bilgi yoğun endüstrilere yönelim, eğitimli yeteneklerin önemini ve azlığını daha çok ortaya çıkarıyor. Global emek piyasalarında giderek artan bütünleşme yeni yetenek kaynakları oluşturuyor. Birçok şirket ve hükümet için global emek ve yetenek stratejisi, global kaynak ve üretim stratejileri kadar önemli hale gelecek.

6-Büyük Şirketlere Tepki Artacak

İşletmeler global erişimlerini genişlettikçe ve ekonomik ihtiyaçlar çevre üzerinde baskısını arttırdıkça büyük işletmeler üzerindeki toplumsal şüphe artacak. Dünyanın birçok yerinde hissedar değeri, serbest ticaret, karın ülkeye dönüşü gibi global iş ideolojisi prensipleri tam olarak anlaşılmasa da kabul edildi. Büyük işletmeler takdir edilse bile, hiçbir zaman sevilmeyecek.

7-Doğal Kaynaklar Global Büyüme İçin Yetersiz Kalacak

Başta gelişmekte olan piyasalarda olmak üzere ekonomik büyüme hızlandıkça doğal kaynakları daha fazla kullanmaya başlayacağız. Önümüzdeki 20 yılda petrol talebinin yüzde 50 artması bekleniyor. Su kaynakları birçok ülkenin büyümesinde en büyük baskı unsuru olacak. Teknoloji ve düzenlemede yenilikler ile kaynak kullanımı, güçlü ekonomik büyümeyi sürdüren, bir yandan da çevresel talepleri karşılayan bir dünya yaratmak için en önemli unsurlar olacak.

8-Yeni İş Modelleri Ortaya Çıkacak

Piyasa düzenlemelerindeki değişim ve yeni teknolojik gelişmelere karşı geleneksel olmayan iş modelleri gelişiyor ve aynı Pazar ile sektör alanında yer alıyor. Birkaç dev en tepede yerini alırken orta ölçeklilik daralıyor ve en altta küçük ve hızlı oyuncular ortaya çıkıyor. Tedarikçiler, üreticiler ve tüketicilerin eko-sistemleri birbirine bağladıkça kurumsal sınırlar karışıyor. Kazanan şirketler yeni yapısal olasılıklar ile elde ettikleri verimliliği bu dönüşümler üzerinde aktifleştirecekler.

9-Bilimsel Yönetim Öne Çıkacak

Yöneticiler, daha büyük ve karmaşık şirketleri yürütmek ve yönetebilmek için yeni araçlara ihtiyaç duyacaklar. Gelişmiş tekonoloji ve istatistiksel kontrol araçları, mega şirketleri oluşturabilecek yeni yönetim yaklaşımlarının doğmasını sağlıyor.
İçgüdüsel yönetim biçimi tarihe karışıyor. Bugünün liderleri şirketlerini yönetirken algoritmik karar verme teknikleri ve lüks yazılımlardan faydalanıyor. Bilimsel yönetim şirketleri öncelikle rekabet avantajı yaratarak oyunu oynama hakkı veriyor.

10-Bilgiye Ulaşmak Kolay, Yönetmek Zor Olacak

Bilgi hem elde edilmesi kolay hem de uzmanlaşmış durumda. Bu trendin en büyük örneği her zaman her yerde bilgiye ulaşmayı sağlayan arama motorlarının yükselişi. Bilgiye erişim neredeyse evrensel hale geldi. Bilgi üretimi, erişimi, dağıtımı ve sahipliğinde yeni modeller gelişiyor. Bilginin toplumlara ulaştırılabilmesi için açık kaynak yaklaşımları dikkat çekiyor. Bilgi üretiminin kendisi büyüyor. Örneğin, tüm dünyada patent başvuruları 1990?dan 2004 yılına kadar ki süreçte yılda yüzde 20 arttı. Şirketlerin bu yeni bilgi evrenini veya fazla bilginin neden olacağı riski nasıl yöneteceğini öğrenmesi gerekiyor.
[Resim: 680o49.jpg]
Yazar: ahmetsahin
11-15-2015, Saat:12:25 PM
Yorum Yok
Sözlük karşılığı “isteklendirme, güdüleme” olan motivasyon sözcüğü; kişisel gelişim kitapları ve yaşam koçu gibi mesleklerin ayyuka çıkmasıyla eskisinden çok daha sık kullanılır hale geldi. Motivasyon basitçe, insanın yaptığı işten günlük ilişkilerine kadar her şeye dört elle sarılmasını sağlayan, yaşam enerjisi ve kararlılık veren bir güç. Üstelik ödül, zam, prim gibi dışsal bir etken olmaksızın bulabildiğimiz, son derece etkili bir güç.

[Resim: 7P3J8r.jpg]Motivasyonla ilgili söyleyecek yeni bir şey ararken karşıma Coca-Cola çıktı. Coca-Cola, piyasaya çıktığı ilk yıl kaç şişe satmış dersiniz? 25! Sadece 25 şişe içecek satan bu şirketin geldiği nokta, asla vazgeçmemeye güzel bir örnek olduğu için siz Uplifers okurlarıyla paylaşmak istedim.

Her ne kadar motivasyon kişiden kişiye ya da ortaya konan hedefe göre değişiklik gösteren öznel bir olgu olsa da, motivasyonu korumak için önerilen 20 yolu aklımızın bir köşesine not etmekte fayda var:

1. Önemsiz şeyleri özenle görmezden gelin: “Multitasking”in verim düşürücü etkisi, aynı zamanda motivasyona da benzer bir etki yapıyor. Odaklanmak için kendimizi zorladığımız pek çok şeyin o kadar da önemli olmadığını kabul edip devam edersek, daha üretken ve daha motive kalabiliriz.

2. Can sıkıntısına geçit vermeyin: Can sıkıntısından kurtulmak zor; fakat sıkıntının kaynağını bulup ortadan kaldırmayı başarabildiğimiz oranda yılgınlığımız azalıp motivasyonumuz artıyor. Buna enerji emen, kibirli ya da aşırı kötümser insanlardan uzak durmak da dahil.

3. Daha çok gülün: Batman serisinin ünlü karakteri Joker’den alıntı yapmak gerekirse,“Why so serious?” (Neden bu kadar ciddi?) Motivasyon stresten olabildiğince arınmaya, stresten arınmak ise daha çok gülümsemeye ve gülmeye dayanıyor.

4. Başarılarınızın çetelesini tutun: Kulağa komik gibi gelebilir ama bizi daha çok başarıya götürecek önemli bir itici güç, daha önce elde ettiklerimizi ve bunlar karşısında nasıl hissettiğimizi hatırlamaktır. Kağıda dökmekten çekinmeyin.

5. Egzersiz yapmayı ihmal etmeyin: Bu aralar üretkenlikten bahsederken, aktif olmayı da aynı cümle içinde kullanır olduk. İster tenis, yüzme olsun, ister yürüyüş ya da koşu, spor yapmak endorfin salgılayarak daha mutlu, daha enerjik hissetmeye yardımcı olur. Hem belki düşüncelerimizi toplamak için de fırsat yaratmış oluruz, kim bilir?

6. Bulunduğunuz ortamı kişiselleştirin: İster ofis olsun ister yatak odası, zaman geçirdiğimiz ya da çalıştığımız yerleri, içinde olmaktan keyif aldığımız yerlere çevirmek şart. Ufak tefek değişikliklerle bile kendi zevkimizi yansıtacak ve içinde sıkılmayacağımız yerler yaratabiliriz.

7. Başarı öyküleri okuyun: Özellikle biyografi okumayı sevenler için, başarılı insanların örnek olacak öykülerini okumak bize “Neden ben yapmayayım?” dedirtmesi açısından önemlidir.

8. Görev değişimi yapın: Mümkün olabildiğince, işi değiştirmeye ya da çeşitlendirmeye çalışmak faydalıdır. Uzun süre aynı işi aynı şekilde yapmak can sıkar, can sıkıntısı da yukarıda bahsettiğimiz gibi motivasyonu düşürür.

9. Gelişiminizi takip edin: Soyut hedeflerde başarı kıstasını belirlemek her zaman kolay olmayabilir; ancak bunu yapabildiğimiz takdirde kaç arpa boyu yol gittiğimizi görmek ilerisi için teşvik edici olacaktır.

10. İnsanlara projelerinizden bahsedin: Kilo vermek istediğimizde bunu kendinize saklamazsak; iyi arkadaşlar irademizin zayıfladığını gördüklerinde “Yeme!” uyarısı yapacaklardır. Hedeflerimizi insanlara anlatmak, hem onların bize manevi destek sağlamaları hem de başkalarına anlattığımız için kendimizi daha da sorumlu hissetme açısından motivasyon sağlar.

11. Ödül sistemini yerleştirin: İlle de kendimizi alışverişle ödüllendirmek gerekmiyor; bir hedefe ulaştığımızda, örneğin o haftaki işleri zamanında bitirdiğimizde kendimizi ödüllendirecek bir şey yaparsak, beynin ödül mekanizması tekrar ve tekrar bizi ödüle doğru yönlendirmeye devam edecektir.

12. Başarısızlığı kabullenin: Her seferinde başarılı olmak ütopik bir hedef. Böyle hedeflerin motivasyonumuzu düşürmesine izin vermeden, kaybetmekten korkmamalı ve tekrar denemekten çekinmemeliyiz. Tıpkı kötü satışları yüzünden piyasadan çekilmeyen Coca-Cola örneği gibi.

13. Oyunlar oynayın: Kendi kendinize dahi olsa oyun oynamak eğlencelidir ve eğlence, motivasyonu en sık artırıcı unsurlardan biridir. Örneğin bayi toplantıları, bölüm yemekleri gibi yarı-iş aktiviteleri de bu prensiple düzenlenir; çünkü beraber zaman geçirerek eğlenmesi zaman zaman aldıkları ufak bir zamdan daha büyük bir motivasyon kaynağı olur.

14. Olumlu insanlara hayatınızda yer açın: “Tüm kötümserleri atın çöpe!” demiyoruz elbette ama kendimizi depresyondan uzak tutmanın bir yolu da depresif ve melankolik insanlardan uzak durabilmekten geçiyor.

15. Baskı altında çalışmaya kendinizi alıştırın: Zevk aldığınız bir şeyi yaparken baskı altında olmak çok da zor gelmez; hatta eğlenceli olduğu bile söylenebilir. Fakat durum ne kadar zorlu olursa, ödülün de o denli büyük ve değerli olacağı kesin.

16. Küçük kişisel hedefler oluşturun: Ay sonuna kadar en az bir kitap bitirmek ya da spor yapmaya başlamak gibi; kendimize 15 ila 90 günlük hedefler koymalı ve bunları yerine getirmek için elimizden geleni yapmalıyız.

17. Dışarıda zaman geçirin: Hem temiz hava almak, hem de aklı havalandırmak açısından temiz havada dolaşmak oldukça faydalı. Bir de bahçe ile uğraşıyorsanız, bu çifte mutluluk demek.

18. E-mail kutunuzu boş tutun: Gelen kutumuzun sürekli dolu olması bize sürekli yapmadığımız birtakım işler olduğunu hatırlatmak açısından olumsuz ve motivasyon düşürücü etki yapar. Kutuları olabildiğince boş tutun.

19. Yanlış üretkenlik tanımı ile tuzağa düşmeyin: Önemli olan sadece ne kadar yaptığımız değil, neyin gerçekten önemli olduğu. Yukarıda da gereksiz şeyleri atmanın faydasından bahsetmiştik.

20. Evi toparlayın: Hem iç hem dışımızdaki çöpleri dökmek, bıkmışlıktan kurtulmaya birebirdir. Hem kim bilir, belki bu kez fikirler bizi toz alırken bulurlar.


KaynakBig Grinragos Roua
Yazar: ahmetsahin
11-15-2015, Saat:12:04 PM
Yorum Yok
7 günde Einstein gibi olmak mümkün mü?

Hangimiz bir gün yataktan kalkıp da daha akıllı olduğumuzu görmek istemeyiz ki? Bu dilek her ne kadar ütopik olarak görülse de bir bilim adamının yöntemi, 1 hafta gibi kısa bir sürede, zekayı yüzde 40 oranında artırmanın mümkün olduğunu ortaya koydu.

Beynin herhangi bir kas gibi olduğunu ve egzersizlerle güçlenebileceğini öne süren İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nin Biyomedikal Bölümü’nden Prof. Mark Lythgoes’in 1 hafta süren programı BBC’de yayınlandı.

Programa katılan 100 kişinin IQ’larında, yüzde 40 oranına varan artış görüldü. Bu artış katılımcıların programa katılmadan önce girdikleri testle, programdan sonra uygulanan test sonuçları karşılaştırılarak elde edildi.

İşte bir haftalık program


Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.

Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.

Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.

Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.

Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.

Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.

Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.

Kaynak: The Guardian-Men’s Health
[Resim: 1rOo9Y.jpg]

Ayrıca Bu tür konuları ele alan bir çok kitap mevcuttur bunlardan bir tanesi de HER ŞEY BEYİNDE BAŞLAR: AKLINIZI BAŞINIZA TOPLAMA KİTABI!

"Beyni başarı için çalıştırmak" üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Mümin Sekman, yeni kitabında "beyni başarıyla çalıştırmak" konusunu ele aldı.

Her Şey Beyinde Başlar adlı kitap, "beyin nasıl çalışır, nasıl daha iyi çalıştırılır?" konusunu anlatıyor. Kitabın kapak tasarımı Hollywood filmlerinin afişlerini yapan Emrah Yücel’e ait.

Kitapta Türkiye’de bir yılın TBMM tarafından "beyin yılı" ilan edilmesi çağrısı da yapılıyor. Beynimizi kullanma kültürümüzü yeniden yapılandırma önerileri sunuluyor. Beyin okuryazarlığı kavramının yaygınlaştırılması amaçlanıyor.

Beynin psikolojik, nörolojik ve sosyolojik boyutlarını anlatan kitap, teknik bir konuyu anlaşılır ve eğlenceli bir şekilde sunmasıyla dikkat çekiyor.

ALFA yayınları tarafından ilk baskısı 100.000 adet yapılan kitap, Türk insanının beyin gücüne bakış açısında kırılma noktası oluşturmayı amaçlıyor.

İnsan beyninin gücünü ve gizemini anlatan kitap, "aklını başına toplamak ve hayatını ’baş’tan aşağı değiştirmek" isteyenler için...

Kitabın arka kapak yazısı:

Her şey beyinde başlar.

Başarı, mutluluk, huzur beyinden gelir.

İnsanın karakteri, kararları, kaderi kafasında şekillenir.

Bazıları baştan kazanırken, bazıları ’kafadan’ kaybeder!

Beyin vücudun % 2’si olsa da, geri kalan % 98’i yönetiyor.

Önemli bir iş yaptığından başımızın üstünde yeri var!

Aklın makinesi olan beyin herkese ’bedava’ veriliyor!

Çoğumuz onu nasıl çalıştırmak gerektiğini öğrenmiyoruz.

O da kafamızın içinde, kafasına göre çalışıyor!

Ürettiği duygu ve düşüncelerin sonucunu ise biz yaşıyoruz.

Biz onu kullanmasak da o bizi kullanmaya devam ediyor.

Ne düşüneceğimizi, ne yapacağımızı belirliyor.

Bu kitap beyne, beyni anlatıyor.

Aklını başına toplamak ve

hayatını ’baş’tan aşağı değiştirmek

isteyenler için...

Kitapla ilgili Mümin Sekman’la yapılmış röportajlardan seçilmiş bazı cümleler:

- "Ortalama insan beyni 1.4 kilogram, bunun da yüzde 80’i sudan oluşuyor.
Geriye kalan yüzde 20’lik katı kısmın ağırlığı yaklaşık 280 gram! Yani bir insanın hayatta ne olacağına ya da ne olamayacağına karar veren 280 gramlık bir parça!"

- "Beynin benim hobim. Benim için bu kitap bir aşk çocuğu. Bu kitap beynini içeriden dikizlemek isteyenler için yazıldı. Bir keşif kitabı.Yazarken Evliya Çelebi gibi düşündüm. Evliya Çelebi, insan beyni içinde seyahat etme imkanı bulsaydı neler görür, neler not alır, neler anlatırdı? Bu bir beyin içi seyahatname kitabı! "

- "Türk insanının beyninin ne kadarını kullandığının ölçüsü belli. Dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz, buna karşılık BM insani gelişmişlik raporuna göre 83. sıradayız. Yani ekonomimiz kendimizden daha çok gelişmiş! Beyin temelli bir kalkınma modeline ihtiyacımız var."

- "Beyni bir otomobile benzetirsek, zeka otomobilin beygir gücüne benziyor. Akıl arabanın direksiyonundaki şoför gibidir. Bilgi ise arabanın üzerinde gittiği yoldur. Zeka yaklaşık yüzde 80 oranında doğuştan geliyor. Yani sonradan geliştirilme oranı yüzde 20 kadar. Buna karşılık aklımızın yüzde 100’ünü ve daha da fazlasını geliştirebiliriz. Bu anlamda akıl en büyük imkandır. Zeka doğuştan eşit dağılmaz ama akıl zekanın dağılımındaki adaletsizliği düzeltmek için bir fırsat eşitliğidir! Akıl zekanın menajeri gibidir, onu yönetir."

- "Beyinde 100 milyar nöron denilen beyin hücresi var. Bu hücreler, kendi aralarında 10.000den fazla bağlantı kurabiliyor. Düşünceler kafamızın içinde saniyede 120 metre hızla dolaşıyor. Yani saatte 400 kilometre hızla şeytanlık düşünebiliyoruz!"

- " Beyin gücü ya inşa eder ya da döner sahibini tahrip eder. Hedefsiz keskin zeka küpüne zarar verir! Kafanızın içinde bir buldog besliyorsanız, ona sık sık kemik atmanız gerekiyor! Yani zeki insanların bir hedef belirleme mecburiyeti zeki olmayanlara göre daha yüksek."
Yazar: delidumrul
11-15-2015, Saat:11:56 AM
Yorum Yok
Bazen, hayatımızın kontrolünü kaybetmiş hissederiz. Gücümüzü tekrar toplamak ve ipleri yeniden elimize almak ise cesaret ve motivasyon gerektirir. İhtiyacınız olan motivasyonu sağlayabileceğine inandığımız birbirinden güzel alıntıları sizin için derledik:

1. Aynı ateşin altında kil sertleştirirken, mum erir. Francis Bacon
2. Olmaya müsaade ettiğin kadar muhteşemsin. Tekrar edeyim, olmaya müsaade ettiğin kadar muhteşemsin . Elizabeth Alraune
3. Kaderinde olman gerektiği yazan tek insan, senin olmaya karar verdiğin insandır. Ralph Waldo Emerson
4. Fırsat kapıyı çalmaz, sadece siz kapıyı kırdığınızda kendini gösterir. Kyle Chandler
5. Sınırlarımız hakkında konuştukça, onları korumaya devam ederiz. Evelyn Waugh
6. Mutluluk bir tutumdur. Kendimizi ya muhtaç ya da mutlu ve güçlü hale getiririz. İkisi için de harcanan çaba aynıdır. Francesca Reigler
7. Başarı kendiliğinden gerçekleşen bir patlama değildir. Kendini ateşe vermen gerekir. Arnold Glasgow
8. Yerleşme. Kötü kitapları bitirme. Menüyü beğenmezsen restoranı terk et. Doğru yolda değilsen, o yoldan ayrıl. Chris Brogan
9. Macera bir insanın dışında değil, içindedir. George Eliot
10. Hepimiz bir çukurdayız, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor. Oscar Wilde
11. Gerçekte kim olduğumuzu gösteren şey yeteneklerimizden öte, kararlarımızdır. J.K. Rowling
12. Eğer ışığın hayatına girmesini istiyorsan, neresi aydınlık ise orada durmalısın. Guy Finley
13. Yaşlandıkça, sadece tek bir cümle olduğunu öğrenirsin, üç kelimeden oluşur ve eğer söyleyebilirsen, herhangi bir cümlenin verebileceğinden çok daha büyük bir rahatlık verir. O cümle “En azından denedim“dir. Ann Brashares
14. Yapabileceğini de yapamayacağını da söylesen, haklısın. Walt Disney
15. Eğer içinde “Resim yapamazsın” diyen bir ses duyuyorsan, resim yapmaya devam et. Zamanla o ses susacaktır. Vincent Van Gogh
16. Umudunu kaybetme. Ama eğer kaybedersen, umutsuzluk içinde de çalışmaya devam et. Edmund Burke
17. Mutlu sonları sadece umut edemezsin. Onlara inanmak zorundasın. Sonrasında ise çalışır, risk alırsın. Nora Roberts
18. İnsanların, kendi güçlerinden vazgeçmelerinin en yaygın sebebi, hiç güçleri olmadığına inanmalarıdır. Alice Walker
19. Konuştuğum her başarılı insanın hayatında bir yol ayrımı olduğunu fark ettim. Bu yol ayrımı, açık, belirgin ve tartışmasız bir tercih yaptıkları yerdeydi. Bu kararın ardından, hayatları bir daha eskisi gibi olmayacaktı. Bazıları bu kararı 15 yaşında, bazıları 50 yaşında vermişti. Ama çoğu insan bu kararı hayatı boyunca hiç veremiyor. Brian Tracy
20. Kendinle savaşmayı bırak ve kendin için savaş. The Revolutionary Impact
21. Bazı günler yüreğinizde hiç şarkı olmayacak. Siz yine de söyleyin. Emory Austin
22. Karar bizim: Ya yeni toprak süreriz, ya da otların büyümesine izin veririz. Virginia Department of Agriculture brochure, 1959
23. Ayağa kalk ve geçmişinin dışına çık. Dr. Phil McGraw
24. Çok fazla seçeneğin var. Eğer sabahları yatağından kalkmak angaryaysa ve düzenli olarak gülümsemiyorsan, başka bir seçenek dene. Steven D. Woodhull
25. Eğer kendini yanlış bir hikayenin içinde bulursan, ayrıl. Mo Williems
26. Bekar kalmak, dışarıda seni tamamlayacak ve sonunda hayatının kontrolünü ele alacak bir insan olduğu yanılgısını atlatmaktır. Omkar Phatake
27. Geçmişinizin tutsağı olmayı bırakın. Geleceğinizin mimarı olun. Robin Sharma
28. Eğer hayat seni yere sererse, sırtüstü düşmeye çalış. Çünkü yukarıyı görürsen, ayağa kalkabilirsin. Eric Thomas
29. Bizler olmaya karar verdiğimiz kişileriz. Kimse seni kurtarmaya gelmeyecek. Kendi kendini kurtarmak zorundasın. Barry Manilow
30. Sana hizmet etmeyen, seni geliştirmeyen ve mutlu etmeyen bir şeyi hayatından çıkarabilecek kadar kendine saygı duy. Robert Tew
31. Hayatta kaldım, çünkü içimdeki ateş beni çevreleyen ateşten daha kuvvetli yandı. Joshua Graham
32. Olabileceğin kişi olmak için hiçbir zaman geç değildir. George Eliot
[Resim: 118.jpg]
Kaynak:Thought Catalog
Yazar: merve
11-14-2015, Saat:12:40 PM
Yorum Yok
Önyargılarımız ve konulara hakim olmamamız bizi daima yanlış inanışlara götürür. Bu yanlış inançlar kendimizi kısıtlamamıza sebep olur. Hele ki konu girişimcilik ve iş hayatıysa başarılı olamayız ve başlamaya korkarız. Kulaktan duyduklarımız ve yeterince bilgimizin olmadığı her türlü durum bizim için yanlış mitlerle çevrelenmiş uzak durmamız gereken alanlardır. Uzak durdurkça ve geri planda kaldıkça güvenli alanımızda yol almaya devam ederiz.
Güvenli yollar bizi hiçbir zaman yeni açılımlara ve kazanımlara götürmez. Bugün kendi yanlış inanışlarımızı kırma ve cesaretle başlama zamanıdır. Şimdi, girişimcilikteki bu yanlış inançlara bir göz atalım.

1- Herkes Girişimci Olabilir:
Herkes girişimci olamaz ve olmamalıdır Girişimcilikte kendimizi, yapmak istediğimiz işi ve piyasa koşullarını çok iyi algılamamız gerekir. Girişimcilik meşakatli bir iştir. Sadece hayalleri doğrultusunda girişimci olmaya karar verenlerin girişimleri başarısız olmaya mahkumdur. Başarılı girişimciler, hayallerini gerçek iş fikrine çevirip, uygulamaya dökebilenlerdir. Girişimciliğin ekonomiye katkısı çok büyüktür. Burada önemli olan gerçekten sevdiğiniz işi yapmak ve katma değer yaratan bir girişimci olabilmektir.

2- Girişimci Genç Olmalıdır:
Tüm dünyada beğenerek izlediğimiz genç girişimciler mevcuttur. Ancak, girişimci illa genç olmak zorunda değildir. Çünkü, insanların ne istediğini bilmesi, kendi konusunda uzmanlaşması belli vakit alır. Eğer girişimimiz bizim uzmanlığımız paralelliğinde bir alanda olacaksa bunun için on bin saat çalışmamız gerektiği kuralı dikkate alınmalıdır. Bu da normal bir insan için ortalama on yıla tekamül eder. İnsanlar yaşları ilerledikçe ne istediklerini daha iyi anlar hale gelirler. Bu yüzden girişimcilik sadece gençlikle özdeşleştirilmemelidir.

3- Strateji Olmadan Girişimci Olunur:
Girişimcinin yol haritası; hayalini iş planına dökmek ve her durum için çıkış stratejisi oluşturmaktır. Girişimci bunlar olmadan yola çıksa bile hayali salt fikir olarak kalır ve uygulama kısmında zorluklar yaşar. Strateji, girişimciye orta ve uzun vadedeki süreçleri gösterir ve olabilecek sürpriz efektlere karşı hazırlıklı kılar.

4- Girişimciler İçin Sürekli Büyümek Önemlidir:
Her girişimci işini büyütmek ve iyi hale getirmek ister. Ancak, her türlü büyüme kontrollü olmalıdır. Kontrolün olmadığı yerde büyüme aslında ihtiyaç duyulmayan “açılmalar” olabilir. Piyasadaki koşullar ve işin niteliği baz alınarak, firmalar kendilerini konumlandırırlar. Büyüme sırasında nerede ve nasıl farklılaşılacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

5- Ekonomi Kötüyken Girişimci Olunmaz:
Ekonominin kötü olduğu durumlar içinde gizli fırsatlar barındırır. Bu fırsatları iyi gören ve cesur davranan kişiler o dönemlerden karlı çıkmayı başarırlar. Sizin yapmak istediğiniz iş o an insanların ihtiyaçlarına cevap verebilir. İnsanların kemer sıktığı durumlarda onların düşünmediği farkındalıklar yaratabilir. Ekonomi kötüyken fırsatları görmek için gözünüz açık olsun.

6- Girişimci Finansmanı Bulursa, Gerisi Kolaydır:
Türkiye’de girişimciler aile, arkadaşlar, hibe programları, melek yatırımcılar veya banka kredilerinden yararlanarak gereken finansman desteğine ulaşmaktadırlar. Ancak, girişimcinin ilk ve tek ihtiyacı olan finansman değildir. Bu finansmanı kısa ve uzun vadede nasıl yöneteceği ve kendisi için sermayeyle beraber yatırıma nasıl dönüştüreceğidir. Finansman desteği bulmakla beraber o finansman doğru kullanmak girişimin başarısını belirlemekte rol oynayan en önemli faktörlerdendir.

7- Girişimcinin İş Yaptığı Yer Gösterişli Olmalıdır:
Girişimcinin ilk başta idareli kullanması gereken finansmanı olduğunu düşünürsek, bu paranın önemli kısmını gösterişli bir ofise harcaması mantıklı olmayacaktır. Girişimin ne olduğuna paralel olarak lükse değil ihtiyaçlara yönelik cevaplar veren, gereksinimi olan şeylere yatırım yapılmalıdır. İlk başlarda evde ofisle bile işe başlanabilir.

8- Girişimciler Antisosyaldir:
Girişimcilerle ilgili bir başka yanlış inanış, kişilik olarak girişimcilerin sosyal olmadıkları yönündedir. Aslında bu inanış tam tersi olmalıdır. Girişimci, sosyal olan kişidir, çünkü girişimci için tanıştığı her yeni kişi ve insanlarla yapılan fikir alışverişleri kendisi için ilham kaynağı olacaktır. Girişimci anti sosyal değil, bilakis sosyal hayatı dinamik ve enerjik kişidir.
9- Girişimci İçin Kazanç Önce Gelir:
Girişimci için sevdiği işi yapmak önce gelir. Bundan sonrasında girişimci kar elde etmelidir ki o girişim devam edebilsin. Ancak, bu girişimci için birincil öncelik değildir. Kar, zarar tablosu her zaman girişimcinin lehine olmalıdır. Ticaret, para kazanmadan yapılamaz. Ancak, girişimci cesaretiyle riskleri göze alıp kendi hayalini gerçekleştirmeye çalışacağı için ilk etapta kazanç unsuru değil kendini gerçekleştirme güdüsü ön plandadır.

10- Girişimci Mükemmel Olmalıdır:
Mükemmellik, sahip olunan değil ancak kovalanan bir şeydir. Bu dürtü insanı daha çok sorgulamaya ve hep daha iyiye sahip olmaya iter. Girişimci, kendi mükemmelini arayan kişidir. Hiç kimse mükemmel olmadığı gibi hiçbir girişim veya girişimci mükemmel değildir.
[Resim: YJL0Xa.jpg]
DUYGU EREN

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler 13
Son Üye delidumrul23
Toplam Konular 679
Toplam Yorumlar 683

Kimler Çevrimiçi

Şu anda 8 aktif kullanıcı var.
(0 Üye - 8 Ziyaretçi)

Son Yazılanlar

Carpe diem ))

Son Yorum: vizgbobo 02-28-2024, Saat:09:02 PM
Yorum 0 Okunma 73

TÜRK ESİRLERİ YUNANLILARA...

Son Yorum: delidumrul 12-01-2019, Saat:11:30 PM
Yorum 0 Okunma 2,142

Seyit Onbaşının (Kocaseyi...

Son Yorum: merve 03-04-2019, Saat:09:59 AM
Yorum 0 Okunma 1,903

Osmanlı ordusunda bir Ven...

Son Yorum: ahmetsahin 02-04-2019, Saat:12:10 AM
Yorum 0 Okunma 1,908

KAĞIT BARDAK..

Son Yorum: mevthawk 01-02-2019, Saat:06:33 PM
Yorum 0 Okunma 2,445

Başkalarının olumsuz duyg...

Son Yorum: ahmetsahin 01-02-2019, Saat:06:21 PM
Yorum 0 Okunma 2,764

Nuri Killigil: Bir Türk S...

Son Yorum: gakko 08-07-2018, Saat:05:16 PM
Yorum 0 Okunma 2,709

Çocuklarımıza Yedirdiğimi...

Forum: SAĞLIK
Son Yorum: delidumrul 03-29-2018, Saat:12:22 AM
Yorum 0 Okunma 2,203

EŞİNİ DOĞRU SEÇ

Son Yorum: delidumrul 03-26-2018, Saat:06:55 PM
Yorum 0 Okunma 2,362

Müslüman ol demeden, İnsa...

Son Yorum: merve 03-26-2018, Saat:11:31 AM
Yorum 0 Okunma 1,863
Task